KARABÜK ‘ÜN BÜKLÜM BÜKLÜM YOLLARI
Hep anlattık, defalarca yazdık.
“Karabük ‘ün İçine Etiniz” diye başladık; baktık hala aynı hatalar devam ediyor, bir türlü telafi edilmiyor, inadına inadına sürdürülüyor; bu sefer, önceki yazımızın ne kadar kifayetsiz olduğunu, yetersiz kaldığını ifade eden, “Kim Demiş Karabük ‘ün İçine Ettiniz Diye” başlığıyla yayımladığımız makalemizle eleştirilerimizi bir adım daha ileri taşıyıp hatalar zincirini tekrar dile getirdik.
Getirdik de ne oldu..?
Hiçbir şey!
Koskoca hiçbir şey…
Yazmayan kalmadı yerel basından; hala daha da yazıyorlar bıkmadan usanmadan.
Vatandaşlar da, yerel idareciler de yazıyor sosyal medyadan.
Bas bas bağırıyorlar, isyanlarını dile getiriyorlar…
Peki var mı değişen bir şey?
Yok!
Olamaz da…
Çünkü güdülen felsefe, “durmak yok hatalara devam” inadı.
Sanki görevleri, yaptıkları hizmetlerle vatandaşın hayatını kolaylaştırmak değil; zorlaştırmak.
Eziyetleriyle halkın psikolojisini bozmak…
★★★
Bugünlerde gündem, sürekli kazaların yaşandığı ve neredeyse de her gün yaşanan abuk sabuk yapılmış bir refüj.
Beşbinevler istikametinden gelip 100.Yıl Kavşağındaki alt geçide girmeden yan yoldan, Üniversite Mahallesi ‘nin önünden devam ederseniz, Medikar Hastanesine gelirken gördüğünüz manzara karşısında; gecenin zifiri karanlığında evinizin zili çalıp da kapıyı açtığınızda aniden karşınıza çıkan “Ceee-eee sürpriz” diyen bir ciyaklamayla havaya zıplayan insan manzarasının verdiği korkuyla irkildiğinizde ne hissederseniz içinizde duyacağınız his de o olacaktır.
Çıkmadıysanız o refüjün üzerine, “şanslıymışım” türünden ecel terleri dökersiniz.
Şayet çıkmışsanız; ne motor kalmıştır, ne şanzıman, nede diferansiyel…
Geçmiş olsun!
Sonrası ise bildiğimiz isyan…
★★★
Vücuttaki damar gibidir şehrin yolları; cana can katan, hayat taşıyan.
Tıkandı mı damar, kalp durur; hayat biter, vücut toprak olur.
Şehirlerin yolu da öyledir;
Tıkandı mı yollar, şehirde hayat durur.
Karmaşa başlar, kavgalar olur.
Saygısızlık artar; ‘sevgi’ nin ruhuna bol bol Fatiha okunur.
★★★
Yollarıyla anılan şehirler vardır, mesela Roma gibi; “İtalya ‘da her yol Roma ‘ya çıkar” söylemiyle anlatılan.
Tee binlerce yıl öncesinden planlanmış öylesine düzenli ve öylesine görkemli…
Vatandaş, 21.Yüzyılda Karabük ‘te eziyet çekerken, binlerce yıl öncesinden planlanmış Roma ‘nın yollarını vallahi kıskandım şimdi.
Üzüldüm de…
Sizde kıskanıp üzüldünüz mü?
Üzülmeyin canım.
Kıskanmayın da…
Bizim de Karabük ’ümüz var;
“Her yol Balıkpazarı ‘na çıkar” gibi bir söylemle anılan..!
* Sorumluluk bölgeniz olan Kardemir Kavşağındaki trafiği rahatlatma uğruna şehirden çıkanlarca oluşabilecek trafiği, “biz işimizi yaptık, bize ne şehrin trafiğinden, onu da Belediye Başkanı düşünsün” der gibi bastınız Balıkpazarı ‘na.
Sonucunda şehri kilitlediniz!
★★★
Şehrin giriş-çıkışına bir kavşak yaptınız, ‘trafik lambası olmasın‘ dediniz.
Ana yolda ne kadar yaya geçidi varsa kaldırdınız, üst geçit yaptınız.
Çok da iyi yaptınız.
Belki de yaptığınız en iyi şeydi.
Ama…
Onu da eksik yaptınız!
Engelli vatandaşın karşıdan karşıya nasıl geçeceğini hesap etmediniz.
Adı üstünde ‘engelli‘
Tekerlekli sandalyeyle nasıl çıksın merdivenleri..?
Bir engelde siz koydunuz.
★★★
Şimdi soracaksınız, “ya kardeşim amma da eleştirdiniz. Yok mu bu Karayolları ‘nın yaptığı güzel bir şey” diye.
“Yok” diyeceğimi sanıyorsunuz ama inanın var!
Şaşırdınız değil mi “var” deyince?
Eeee, “eğriye eğri, doğruya doğru“.
Bende şaşırmıştım görünce…
Gördüğüm manzara karşısında nutkum tutuldu sanmıştım ama çabucak toparladım kendimi.
Merak mı ettiniz ne gördüğümü şimdi?
Söyleyeyim; ‘boya‘
Evet yanlış duymadınız, bildiğimiz ‘boya‘.
100.Yıl Kavşağının alt geçindeki yolun kenarındaki kaldırım tipi refüjleri sürücülerin fark etmesi için, rahmetli Sadri Alışık ‘ın ‘pijama giymiş eşek‘ diye tabir ettiği Zebra sitili boyuyorlardı.
Sürücülerin yoldan çıkmasını önlemek için ne kadarda ince bir düşünce.
Bakın, isteyince oluyormuş değil mi güzel şeyler…
Sanırım tüm refüjleri de aynı şekilde boyayacaklar.
Yalnız, en çok kazanın yaşandığı Medikar Hastanesi yol ayırımındaki refüjü boyamalarına gerek yok bence.
‘Neden’ mi..?
Doğal boyalı zaten o.
Her gün kaza olduğu için patlayan motor kartellerinden, şanzımanlardan, diferansiyellerden akan yağlarla sürekli boyanıyor çünkü.
Tabii bugün petrol siyahına boyanmış refüj, yarın olabilecek daha kötü bir kazada kırmızıya boyanırsa sorumlusu kim olacak?
Ölen vatandaş veya vatandaşlar mı?