OVACIK
Ovacık
Farklıdır!
Ne Gerede’ye benzer, ne Yeniçağa ‘ya, ne de Mengen’e.
Eskipazar’a hiç benzemez.
Eflani susar, karışmaz.
Yenice kendi bildiğini okur.
Safranbolu’nun hiç işi olmaz; kendiyle uğraşmaktan!
O, dağların başına kurulmuş minicik bir ovadır. Etrafı ekin tarlalarıyla örülmüş…
Hani derler ya; Ayşecik, Ömercik diye, -cik, -cık takılarıyla ne kadar güzel ve sevimli olduklarını vurgularlar ya…
Orası da öyledir, Ova ‘sına takılmış -cık takıyla güzelliğini ve sevimliliğini dile getirir.
Tarihi bile güzeldir; binlerce yıllık kaya mezarlarını barındırır bünyesinde. Medeniyetlerin tarihine şahitlik etmiştir.
★★★
Hiç unutmam!
1995 seçimleri öncesiydi. O dönemdeki berberim Mehmet Öktem’e tıraş oluyordum. Ustalığıyla sakalımı keserken solcu edasıyla “seçimlerde oyunu kime vereceksin” diye sordu.
Ustura yüzümde gezerken o anda cevap veremedim ama, kağıt parçasına sıyırırken kesilmiş sakalı ve köpüğü cevabımı yapıştırdım; “Ovacıklı adaya vereceğim” dedim.
Donup kaldı bir anda.
“ne dedin, anlayamadım” dedi şaşkın bir vaziyette.
“Hangi partiden olursa olsun fark etmez Ovacıklı adaya vereceğim oyumu Mehmet” dedim.
Hala hareketsiz kalınca “neden şaşırdın” diye sordum.
Soruma, “Sen Trabzonlusun, Ovacıklı adaya oy vermek nereden çıktı” diye soruyla cevap verdi.
“Doğru Trabzonluyum. İşim gereği Türkiye’nin bir çok ilini, ilçesini ve hatta bir çok beldesini dolaştım ama, Ovacık kadar hizmetlerden ve gelişmişliğin verdiği nimetlerden aciz bırakılmış bir yer daha görmedim. Ovacıklı biri vekil olsun da yöresine hizmet etsin” dedikten sonra kendini toparladı.
Suskun vaziyette ellerini tekrar yukarı kaldırıp sevinçli bir bıyık altı gülümsemesiyle işini yapmaya devam etti. Kendisi de Ovacıklıydı çünkü.
Yöresinin başkaları tarafından düşünülmesi hoşuna gitmişti ve gururlanmıştı.
Dakikalarca ağzından bırakın bir cümleyi, kelime bile çıkmadı.
Tıraş bitti, “doğru söylüyorsun, haklısın” diyebildi sadece.
★★★
Karabük’te siyasi başkanlıklar olsun, cemiyet, dernek, sendika başkanlıkları olsun…
Bırakın etkin noktaları; en kıytırık bir yerin başkanlığı seçiminde bile yöreler etkin rol oynar.
O yerde, hangi yörenin insanı çoğunluktaysa başkanı da o yöreden olur.
Bu gelenek hep böyle geldi ve yine böyle gidiyor.
Birlik beraberlik için olumlu sonuçlar verse de bazen hiçte hoş olmayan etkenler çıkabiliyor ortaya.
Mesela 2000’li yıllardı, bölgemizin radyo istasyonu Magic FM’in sahibi İlhan Alpboğa ile bürosunda oturuyoruz. ‘Adı lazım değil‘ bir cemiyetin seçimleri var ve İlhan Alpboğa bu seçimlerde oy kullanacak etkin üyelerle bir dizi görüşmeler yapıyor.
Odada bulunan üyelere gizli kapaklı kalmış bilgileri aktardıktan sonra “gerçekleri öğrendiniz, şimdi …. kişiye oy verilir mi?” diye sordu.
Herkes sus-pus olmuşken biri çıkıp hışımla, “çalacaksa benim köylüm çalsın” dedi ve hızlıca bürodan çıkıp gittiler.
Donup kalmıştım.
“Çalacaksa benim köylüm çalsın…”
Ne yani şimdi.
Hırsız bizim köylümüz olunca namuslu mu oluyordu…
★★★
‘İlk’ lerin ve ‘Tek’ lerin şehridir Karabük.
“İlk Türk demiri burada eritilip ingotlara burada dökülmüştür” diye herkesin bildiği konuları değil, fark edemediği konuların ‘ilk‘lerinden ve ‘tek‘lerinden bahsedeyim.
Mesela bir zamanlar ilçesiyle karayolu bağlantısı olmayan Türkiye’nin tek iliydi Karabük.
Beşbinevler mevkiindeki bir tepeden şehrin üzerine bakıp hava kirliğinin hat safhada olduğunu gördüğünüz halde, keskinliğini gırtlağınızda hissettiğiniz halde nedense ölçümlerde havasının temiz olduğu açıklanan tek ildir mesela Karabük.
Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yer bulamayıp, her yerden kovulan, istenmeyen işletme ilan edilen atık işleme tesisine “OLUR” veren ilk ve tek şehirdir mesela Karabük.
1937’de başlayan tarihinde 1980’li yıllara kadar hızla gelişen, gıpta ile, kıskançlık ile bakılan, özenilen ama, bir türlü büyüyemeyen, kabuğuna sıkıştırılmış, onca yatırımlara rağmen onlarca yıldır nüfusu 120 bini geçememiş ilk ve tek şehirdir mesela Karabük.
120 bin nüfusuna karşılık 55 bin öğrenci barındıran ve bu öğrencilerin 18 bininin yabancılardan oluştuğu
(nüfus bazında) tek ildir mesela Karabük.
Bir zamanların sosyal hayatının maksimum düzeyde yaşanmasına vesile olan sosyal tesislerini çürümeye terk etmiş ilk ve tek şehirdir mesela Karabük.
★★★
İlk‘leri ve Tek‘leri yaşayan sadece Karabük’ün şehir merkezi mi?
Hayır!
Ovacık mesela…
Gidin, Türkiye’nin tüm ilçelerini dolaşın eczanesi olmayan bir ilçe görebilecek misiniz?
Eczanesi yok ya!
Eczanesi…
“Hadi ya” diyeceksiniz ama, ilçe müftüsü bile oturmuyor Ovacık’ta kardeşim!
Her gün resmi aracıyla 54 km gidip, 54 km geliyor.
Yani her gün 108 km yol yapmayı, zamanının yaklaşık 2 saatini yollarda geçirmeyi göze alabiliyor.
Ovacık;
Eczanesi bile olmayan, müftüsü bile ikamet etmeyen tek ilçe…
.
Yazımın 07.12.2021 tarihinde yayınlanmasının ardından Ovacık İlçe Müftüsü Ayhan Yalçın, 24.12.2021 tarihinde tarafıma mesaj göndererek kendisiyle ilgili geçen kısımdaki iddiaların yalan olduğunu belirtti.
Gelen mesajın içeriği;
“Engin Bey Ovacık İlçe Müftüsü Ayhan YALÇIN, Ovacıkla ilgili köşe yazınızda kaynağınız kim bilmiyorum. Benimle ilgili kısım yalanlarla dolu, yine de yazmışsınız; Birincisi; Hafta içleri Ovacıkta ikamet ediyorum dilerseniz sizi lojmanımda ağırlayabilirim. ikincisi: Makam aracı noktasında en hassasiyet gösteren kimselerden biriyim. Ayrıca görev emri olmadan bizim aracı kullanma şansımız yok, bir defa dahi şahsi işim için araçla Karabük’ e inmedim. Nasıl böyle yazabiliyorsunuz. Kul hakkı ağır yük, iftira daha da büyüğüdür. Açıkcası bir tekzip bekliyorum”
.
Ovacık İlçe Müftüsü Ayhan YALÇIN beyin açıklamasına cevabımdır!
Ovacık İlçe Müftüsü Ayhan Yalçın’ın tarafıma gönderdiği mesajın yazımın sonunda yayınlanmasının ardından yazdıklarımın doğruluğunu teyit eden mesaj ve telefonlar aldım. Bu tür ithamlarda ve iddialarda bulunabilmek için her yazar araştırma yapar. Ben de gerekli araştırmalar sonucunda bu yazımı yazdım. Duyduğum saygı çerçevesinde yazımla ilgili savunma yapan herkesin düşüncesini yayınlamak zorunda hissettiğim için Müftümüz tarafından gelen mesajı tarafsızca, yorum eklemeden yayınladım.
Yüreğine kalemine sağlık…
Teşekkür ederim Atilla Karaarslan. O, sizin yüreğinizin güzelliği.